Orhun Ene ile en az 5 yıl daha…
Yeni Dönem Gazetesi Spor Yazarı Engin Aksöz'un köşe yazısıdır.
Son saniyeleri heyecan kasırgası şeklinde geçen mücadelede; TOFAŞ Rus rakibi Lokomotif Kuban‘ı 92-90 yenerek EuroCup7Days‘te adını Top 16′ya yazdırdı.
Pek kolay geçmeyeceğini tahmin ettiğimiz karşılaşmayı bir anda karabasana dönüştüren faktör; son 31 saniyesine 8 sayı önde girdikten sonra sanki frene basmış gibi çakılıp kalan TOFAŞ’ın yaşadığı ve yaşattığı panik anlarıydı.
Açıkçası o kısacık zaman diliminde şaşırmayan kimse yoktu.
Seyirci nefesini tuttu, oyuncular son topun basket olmaması için atışı yapacak oyuncuya konsantre olmaya çalıştı.
Bir gizli güç butona basmış olsa ancak bu kadar şok etkisi yaşatabilirdi.
Neler oldu, nasıl oldu kimse bir şey anlayamadı!
Sihirli bir elin dolaştığı parkede 8 saniye içinde o maç gitti, bambaşka bir ikinci maçın içine giriverdik hep birlikte.
Paniklemeyi iyi değerlendiren Kuban bulduğu peş peşe 6 sayıyla bitime 23 saniye kala maçın senaryosunu yeniden yazarken, karşılaşma farklı bir kulvarda yeniden başlamış kadar oldu. (92-90)
İsterseniz izleyenlere bir asır gibi uzun gelen unutulmaz zor maçın son bir dakikasında yaşananları yeniden hatırlayalım.
Eli sıcak Kuzminkas’la oynadığı bu saniyelerde önce bu oyuncudan 2 sayılık isabet bulan Kuban, peşi sıra Johnny O’Bryant’ın üçlüğü, Sam Dekker‘in de iki sayısıyla bitime 55 saniye kala farkı 6 sayıya kadar çekti. (89-83)
TOFAŞ bitime 48 saniye kala Devin Williams‘a yapılan faulleri ½ ile kullandı. (90-83)
Kuban hücumunda Dimitry Kulagin‘e verilen 2 hücum ribaundu sonrası bu oyuncuya basket faulden 3 sayı birden verilince fark kritik eşik olan 4 sayıya kadar inmiş oldu. (90-86)
Maçı soluk soluğa izletecek dramatik dakikalar asıl bundan sonra başlayacaktı. Pota altından topu oyuna sokmaya çalışan Tarık Philip‘in yaptığı top kaybı Johnny O’Bryant‘a ikram yerine geçti. ABD’li power forvet kaydettiği 2 basketle skoru bitime 23 saniye kala 2 sayıya indirdi. (90-88). Basket sonrası hücuma çıkan TOFAŞ‘ta Sam Dekker‘in Tarık Philip‘e yaptığı faule önce sportmenlik dışı, itirazlar gelip pozisyon yeniden izlenince bu kez normal faul kararı çıktı. Atışları kullanan Philip 2/2 isabetle skoru 92-88’e getirdi.
23 saniye kala bu kez Kubanlı Kulagin hücumdan eli boş dönmeyince aradaki fark yeniden tek baskete indi. (92-90).
Bitime 9 saniye kala topu kenardan Mustafa Muhaymin ile oyuna sokmayı planlayan TOFAŞ, iletişimde yaşanan sorun nedeniyle Sammy üzerinden kullanınca Kuban o saniyelerde soğuk olan Muhaymin’e faul yaparak, rakibin nispeten düşük yüzdeyle faul sokan oyuncusu üzerinden kendine yeni bir fırsat daha yaratmayı düşündü.
Senaryo aslında daha farklıydı. Top Muhaymin’den oyuna girse Sammy’e pas verilecek, rakip de oyunu durdurup zaman kazanmak için TOFAŞ‘ın eli en sıcak skorerine mecburen faul yapmak zorunda kalacaktı.
Kurgu kusursuz işledi. Konsantre olamayan Muhaymin 2 serbest atıştan sayı bulamayınca; bitime 1,6 saniye kala Kuban hücumu başladı. Kalnietis’in uzak mesafeden potaya gönderdiği 3 sayılık atışı basket olmayınca;TOFAŞ son dakikalarına ecel terleri dökerek girdiği maçı 92-90 kazanarak Top 16’ya yükseldi.
xxx
Basketbolu çekici ve ilginç kılan; en yüksek skorlu karşılaşmaların bile, biraz gevşeyince ters yüz edici bir skorla bitebilme olasılığının hayli yüksek olması.
Sonuna kadar oyunun içinde kalmaya çalışmak olmazsa olmaz kriter…
Salı akşamı izlediğimiz TOFAŞ -Lokomotiv Kuban maçı buna verilecek en güzel örneklerden birisi.
TOFAŞ‘ın kazanmaya ramak kaldığı bu maçı, yaşadığı konsantrasyon sorunu nedeniyle son saniyede kaybetme olasılığı bir hayli yüksek olsa da biraz şans, biraz da ilahi adalet imdada yetişti…
Maçın kısa bir teknik analizini yapacak olursak:
Başarılı Koç Orhun Ene için ‘sinekten yağ çıkartıyor’ diyebiliriz.
Küçük bir bütçeden en verimli kadroyu oluşturabilmek önemli bir coaching başarısıdır.
Ama daha önemlisi; böyle kadrolarla kimyayı tutturarak her yıl biraz daha artan bir ivmeyle sistem basketbolu oynatabilmektir.
Ene iki şıkkı da başarıyla ifa ederken, birkaç defo dışında isabetli yabancı tercihleriyle de Türkiye’de örnek alınması gereken birkaç antrenörden birisi…
Geçen yıl TOFAŞ kariyerinde en büyük yanılmalarla yüzleştikten sonra bu yıl en güvendiği seçimlerden birisi olan Matt Lojeski‘den bir türlü katkı alamamasının seçimle değil, oyuncunun sakatlığıyla alakalı olduğunu belirtebiliriz.
Euroleague kariyerli Lojeski geldiğinden beri sakatlıklarla boğuşuyor. Oysa kendisi karakter ve oyuncu olarak son derece düzgün birisi ve özel yaşamı da çok sade ve net.
Kırk yılda bir yaşanır böylesi, o da Ene’ye denk geldi!
Görev dağılımındaki adaleti üzerine ise ayrı bir yazı yazılır.
Kim hak ediyorsa mutlaka değerini buluyor Ene’den…
Yerli, yabancı fark etmez; iyi ve formda olan mutlaka oynuyor.
Berk Uğurlu‘nun sakatlık sonrası kendini toparlayınca kısa rotasyonun önemli bir parçası haline gelmesiyle, pivot Muhsin Yaşar‘ın performansıyla orantılı artan dakikaları bunun delilidir.
Muhsin neredeyse küllerinden yeniden doğmuş gibi ve çember altında dominant bir oyuncu olmaya doğru son sürat ilerliyor.
Ekstra olarak seyirciyle arasında oluşan sinerjinin yarattığı farkındalık, kendine özgü bir özellik haline geldi.
Maç ile ilgili bir diğer not olarak da Ene‘nin elindeki kadroyu bir satranç oyunu gibi yaptığı hamlelerle çok iyi kullanarak, Kuban‘a en küçük bir açık vermemesini söyleyebiliriz.
Oyuncu girerken zevk alıyor, çıkarken surat asmıyorsa sorun yok demektir.
Kısa rotasyonun her figürü; bu maçın kahramanları konumundaydı.
xxx
Orhun Ene sezon sonunda 5 yıllık görev süresini tamamlayarak serbest kalıyor.
Yeni bir kontrat için hiç düşünmeden ve şimdiden masaya oturulmalı.
En az bir 5 yıl daha…
Hak eden, sevilen ve kendini sevdiren insanlarla bazen ömür boyu beraberlik bile yetmez.
Bursa’da basketbol seyircisi, futbolun önüne geçmiş durumda.
İki takımla temsil edildiğimiz Süper Lig’de salonun her hafta neredeyse dolması görmeyi arzuladığımız bir tabloydu.
Kendi takımına olduğu kadar, rakibe de saygı duyan taraftar profili ise en güzel olanı…
Ne demeli…
Teşekkürler Bursa…