Ergin Ataman: “Fenerbahçe ile Husumetim Yok, Yaşanan Olaylarda Kazanan Hep Benim”
Anadolu Efes‘in başarılı koçu Ergin Ataman, bir sosyal medya platformunda katıldığı yayında Jülide Ateş’in sorularını yanıtladı.
Tecrübeli koç; Fenerbahçe kulübü ile arasındaki gerginliğin çıkış noktasından günümüze kadar gelişini, Zeljko Obradovic ile arasındaki rekabeti, Türkiye Milli Takımından ayrılış sürecini ve dönem dönem karşılaştığı doping iddiaları hakkında konuştu.
İlk olarak Fenerbahçe ile arasındaki gerginliğin 2004 yılındaki başlangıcını anlatan Ergin Ataman, daha sonra ilerleyen yıllarda yaşananlar hakkında da konuştu ve 2019 Final Four’unda yaşanan gerginliğe de değindi. Tecrübeli çalıştırıcı, “Benim için husumet yok. Özellikle yaşanan olayların hepsinde dikkat ediyorsanız ortak bir nokta var: Kazanan hep benim. Sahada kazanan benim. Benim takımım. Gerginlik 2004’te başladı dediniz, benim klasik bir yumruk şovum var. Yani çok zor bir maçtı o hatırladığım kadarıyla. 17 sayıdan geri gelip Fenerbahçe’yi yenmiştik Abdi İpekçi Spor Salonu’nda. Protokol tribününde de benim ailem ve Ülkerspor başkanı oturuyordu. Maçı kazanınca da iki yumruğumu kaldırdım tribüne gösterdim. Onlar bunu sindiremediler. Soyunma odasına giderken bana saldırdılar. Ben hiçbir şekilde karşılık vermedim. Daha sonra polis rapor tuttu. Onların soyunma odasında işi yoktu, protokol tribünündeydi. Maç bitti, ben yumruğumu kaldırdım. Ayrıca Fenerbahçe taraftarına da kaldırmadım.
Onlar Türkiye’de spor deyince sadece Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray var sanıyorlar. Bugün Anadolu kulüpleri bundan hep şikayet ediyorlar. Hakem diyorlar, camia diyorlar. Ben de orada mücadele ediyorum, maçı kazanmışım kaldırırım yumruğumu. Aynı şey bizim 4-2 kazandığımız, dopingle eleştirdikleri seride – ki komik, gülünç, hiçbir şekilde olmayan bir olay- şu unutuldu: Biz 2-0 geriden gelip 4-2 kazandığımız zaman Abdi İpekçi’de Fenerbahçe taraftarının bir kısmı sahaya girip bana ve oyuncularıma saldırdı. Biz kupayı almak için 1 saat bekledik.
Son döneme gelelim, son Final Four… Ben burada kimseyle polemiğe girmek istemiyorum. Bütün yıl boyunca toplu bir şekilde, aynı şekilde Final Four’da kimlerin bana küfür ve hakaret ettiğini herkes biliyor. Benim yanlışım ne oldu? Oradaki bir gruba karşı bir tepki verdim. Avrupa’nın en önemli kupasında final oynuyordum. Bir Türk antrenör olarak orada bulunmaktan gurur duyuyordum. O salonun büyük bölümünü dolduran Fenerbahçe taraftarının bir kısmı bunları göz ardı edip sırf benim kaybetmem için özellikle maçın sonunda bir tezahurat haline getirdiler. Hepimiz insanız, robot değiliz. Ben de orada bir tepki gösterdim. Ben hiçbir zaman Fenerbahçe salonunda hakaret uğradığımda kimseye hakaret etmedim.” ifadelerini kullandı.
Daha sonra uzun yıllar boyunca hem Basketbol Süper Ligi’nde hem de EuroLeague’de rekabet ettiği Zeljko Obradovic hakkında konuşan Ataman, Sırp koçu kıskanıp kıskanmadığı sorusuna “Obradovic’i kendime bir idol aldığım zamanlar tabii ki var. Ben Obradovic’ten 7-8 yaş genç bir antrenörüm. Ben antrenörlüğe başladığım zaman Obradovic Avrupa’da çok önemli bir antrenördü. 30-31 yaşında Partizan’da EuroLeague şampiyonu olmuştu. Şimdi şöyle bir durum var. Ben hiçbir zaman boş konuşmam. Buna kibir diyebilirsiniz ama ‘Fenerbahçe, Obradovic’i benim yüzümden getirdi.’ derken altında çok ince bir nüans vardı.
Şöyle bir bakın 2012’de ben Beşiktaş‘ın antrenörüyüm. O sezon da en büyük yatırım yapan kulüplerden birisi Fenerbahçe, şampiyon Beşiktaş oluyor. 2013’te ben Galatasaray‘a geçiyorum. Yine Aziz Yıldırım başkan, Fenerbahçe çok büyük yatırım yapıyor ama bu sefer Galatasaray şampiyon oluyor. Beşiktaş ve Galatasaray’dan bahsediyoruz. Fenerbahçe’nin en büyük 2 rakibinden bahsediyoruz. 2014 yılına bakıyorsunuz, Fenerbahçe’nin başına Zeljko Obradovic gelmiş.
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin başına Avrupa’nın en büyük antrenörünü getirmiş. O zaman da diyorsun ki: “Bunda benim de payım var.” Eğer Fenerbahçe 2012 ve 2013’teki hocalarıyla şampiyon olsaydı Obradovic gelmezdi. Daha büyük bir yatırım yapmak ve benim çalıştırdığım takımları yenmek için o dönem Avrupa’nın en büyük antrenörünü getirdi. Ona rağmen 2014’te 3-3’lük final serisi son maça uzadı, maç oynanmadı… Ona rağmen biz başta buna direndik. Ama Obradovic, benim çok örnek aldığım, beğendiğim ve değerli bir hoca. Ben ondan çok şey öğrendim. Antrenörlüğe başlamadan da kendisiyle rekabet ederken de öğrendim. Ben oynadığım takımların hocalarını hep etüt ederim. En iyisiyle oynarken de çok şey öğrendim. Çok şükür son 2 sezonda da ekip olarak Obradovic’in takımlarını daha çok yenmeye başladık. Şu anda Fenerbahçe’nin başında çok değerli bir antrenör var ama Obradovic’in basketbola dönmesini çok isterim. Çünkü onunla karşılıklı oynamak büyük zevk. Başka bir kulüp de olabilir tabii ki.” cevabını verdi.
2016 yılında hem Galatasaray hem de Türkiye Milli Takımını çalıştırdığı dönemle alakalı da konuşan başarılı koç, ay-yıldızlı ekipteki görevine son verilirken kendisine ayıp edildiğini “Kimse bana komplo kuramaz ama o dönemde ayıp edildi. Benden önce de Türk Milli Takımı’nı uzun yıllar hem Fenerbahçe’yi hem de milli takımı çalıştıran Bogdan Tanjevic çalıştırıyordu. Daha sonra 2014’te ben Galatasaray’ı çalıştırırken teklif geldi ve ben de kabul ettim.
O dönemde milli takımla Dünya Şampiyonası’nda 8.liğimiz var. Milli takımın dünyada ilk 8’e girdiği son turnuva. Daha sonra Avrupa Şampiyonası oynadık, Olimpiyat Elemeleri oynadık. 2016’da Galatasaray ile biz EuroCup’ı kazandık. O sezonun sonunda Turgay Demirel’in ardından başkan Harun Erdanay’dı. Hidayet Türkoğlu o dönemde CEO’ydu. Daha başkan olmamıştı. Biz buluştuğumuzda bana Galatasaray’ı bırakıp sadece milli takımı çalıştırmamı söylediler. Ben de bunun mümkün olmadığını çünkü çok büyük başarılara imza attığımızı, Avrupa şampiyonu olduğumuzu, EuroLeague oynayacağımızı ve Galatasaray’a ihanet etmeyeceğimi söyledim. İsterlerse iki takımı birden çalıştırabileceğimi belirttim. Daha sonra benim görev sürem doldu. Harun Erdenay, federasyondan ayrıldı ve Hidayet Türkoğlu başkan oldu. O dönemde açıkçası benle çalışmayacaklarını düşünüyordum. Yeni bir sisteme geçiliyor, sadece milli takım antrenörü istiyorlar diye düşündüm.
Ama 2 ay sonra sürpriz bir şekilde Hidayet ve Ömer [Onan] benimle buluştular ve bana teklif yaptılar. Galatasaray’daki görevime devam edebileceğimi ama sezon sonundan sonra tercihlerinin sadece milli takım olacağını söylediler. Ben de onlara o anda Galatasaray’ı bırakamayacağımı, sözleşmem bittiği zaman değerlendireceğimizi söyledim. Biz konuştuk, anlaştık, el sıkıştık. Yardımcı antrenörümüzü konuştuk. Avrupa Şampiyonası öncesi yapacağımız kamp programını ve kadroyu konuştuktan sonra ayrıldık. Bana birkaç hafta içerisinde resmi açıklamayı yapacaklarını ya da sezon sonuna doğru açıklama yapacaklarını söylediler. Daha sonra 1 ay sonra o dönemde Beşiktaş’ı çalıştıran milli takımdaki yardımcım Ufuk Sarıca‘nın antrenör olduğunu öğrendim. Bu, bana karşı yapılmış büyük bir ayıptı. O dönemde benim antrenör olacağım büyük bir ihtimalle bazı kesimlerin kulağına gitmişti. Mutlaka bir takım temaslar yapılmıştır. Böylesine bir U dönüşü olacak şey değildi. Bu yüzden tabii ki kırıldım ama spor dünyasında her an her şey olabilir.” şeklinde anlattı.
Son olarak çalıştırdığı 2 farklı dönemde takımındaki oyuncuların doping ve yasaklı maddelerden ceza alması sebebiyle dönem dönem karşı karşıya kaldığı doping iddiaları hakkında konuşan Ataman, “Bazı olaylara açıklık getirelim. Fenerbahçe ile oynadığımız final serisinden 1 ay sonra bir açıklama geldi ve Kerem Gönlüm’ün dopingli çıktığını söylediler. Ancak teste giren diğer oyuncu Mario Kasun, dopingli çıkmadı. Zaten dopingli çıkmış olsaydı kurallar gereği tüm takım doping testine girecekti. Kasun’da da o değere yakın ama o sınırı aşmayan bir madde görüldüğü söylendi.
Bunun kamuoyuna yansıması bile çok enteresandı. Bir oyuncunu dopingli çıkması çok önemli bir olaydır. O doping sadece performans arttırıcı maddelerden geçmez. Oyuncunun özel hayatında kullandığı keyif verici bir madde olabilir, ya da hastayken bir ilaç alırsınız ama testinizde doping çıkar. Bundan zarar gören birçok oyuncu olmuştur. Buna rağmen TBF çok geniş çaplı bir araştırma yaptı ve bunun sonunda da hiçbir şekilde böyle bir olay olmadığını tespit etti. Takım sporlarında böyle bir olay olmasını antrenör olarak açıklayamazsın. Kaldı ki doping kontrolünün yapıldığı maçta da en kötü performans gösteren oyuncu Kerem Gönlüm olmuş. O doping maddesi Kerem’in vücuduna nasıl girdi bilmeniz mümkün değil.
David Hawkins’e konusuna geçince, o apayrı bir olay. Özel hayatında kullandığı keyif verici bir madde var, hiçbir performans arttırıcı etkisi yok. Antrenman bittikten sonra adam evine gidiyor, restorana gidiyor. Özel hayatı var. Bugün baktığınız zaman Fenerbahçe kulübünde de birçok oyuncuda doping çıktı geçmişte. Biz hiçbir zaman kalkıp Fenerbahçe takımını ya da o takımın antrenörünü doping yaptı diye suçladık mı? Komik olaylar.” açıklamalarını yaptı.