Tofaş Avrupalı oluyor
Kim ne derse desin bu sezon ING Süper Ligi’nde Tofaş, ne kadar iyi gitmese de Avrupa arenasında bir farklı oynuyor bu sezon.
Mavi-yeşilli ekip ligin ilk yarısını beşinci sırada bitirdi ve Türkiye Kupası’na katılma hakkını kazandı.
Arel Üniversitesi Büyükçekmece maçındaki farklı galibiyet takımın moralini ne denli üstlere çıkarttığını, Top 16 turu H Grubu ilk maçında gözlemleme fırsatı buldum.
Bu gruptaki en önemli rakiplerden birisi ve herkesin favori olarak gösterdiği basketbol ülkesi İspanya’nın önemli kulüplerinden birisi olan Unicaja Malaga idi.
Maç öncesi hiçbirimizin aklından bu maçı kazanacağımız geçmemiş, başa baş oynayalım bize yeter diye geçtiğini düşünüyorum.
Ancak, Orhun Ene yönetimindeki Tofaş, Avrupa Arenasında geçen yıllardan ders çıkarttığı bizlere bu mücadelede gösterdi.
Başa baş bir oyun. Malaga gibi güçlü bir rakip karşısında maçın başından sonuna kadar oyunu kontrol edebilmek (sadece dördüncü periyodun 6 dakikalık bölümü hariç) önemliydi.
Son çeyrekteki o 6 dakikalık durgunluğun bence en önemli etkeni ise 24 dakikada süren alan ve 13 sayı ile oynayan üçüncü çeyrek sonunda arka adalesindeki sertleşme ve gerilme nedeniyle oynayamamasıydı.
Buna rağmen Orhun Ene’nin görev verdiği tüm oyuncular maçı kazanabilmek adına inanılmaz mücadeleler ortaya koydu.
Fizik gücü yüksek bir rakip karşısında alınacak ribaundlar önemliydi. Özellikle Devin Williams aldığı 8 ribaund ile galibiyete katkı koydu. Son çeyrekte oynamayan Lojeski’nin 5, Berk ile Barış’ın 4’er ribaundu olması da dikkat çekiciydi.
DJ White 2, Berk Uğurlu, Devin Williams ve Muhsin Yaşar birer kez blok yaparken hem takımlarını, hem de tribünleri ateşlediler.
Anadolu Efes maçında olduğu gibi tribünler tam anlamıyla yükünü almasa da VİP dışındaki tribünlerdeki doluluk oranı gerçekten beni mutlu etti.
Tofaş, sahada adeta savaştı.
Hak ettiği bir galibiyete imza attı.
Bu galibiyet Top 16 Turu’nda alınan ilk galibiyet olması nedeniyle anlamlıydı.
Bu maçta sakatlanan Matt Lojeski üzerken, Teksüt Bandırma maçında sakatlanan Sammy Meija’nın henüz iyileşmemesi üzüntü vericiydi.