Köşe Yazıları

TOFAŞ’ın en kötü oyunu Venezia’ya denk geldi…

Yeni Dönem Gazetesi Spor Yazarı Engin Aksöz'ün köşe yazısıdır.

Sporda ‘koşullar ne olursa olsun’; kötü oynamaya hakkınız olmadığı bazı maçlar vardır.

Kazanırsanız size eşik atlatır, kaybederseniz tekrar başa sararsınız.

Oyunculardan arada bir ‘canını dişine takarak; ölümüne mücadele etmeleri istenir‘ ya; çarşamba akşamı karşılaştığı Umana Reyer Venezia‘nın böyle bir statüsü vardı TOFAŞ için.

Kazanmak ‘7DaysEuroCup’ta ilk dördü büyük ölçüde garantileyip Top 16‘ya yükselmek; kaybetmekse kalan son iki maçı ‘çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştürerek’ son saniyeye kadar diken üstünde beklemek demekti…

TOFAŞ iki şıktan zor olanı tercih edip, evinde Venezia’ya yenilmekle iki kere üzüldü.

Skoru ne olursa olsun; iç saha kayıplarına tahammül etmek asla kolay bir şey değil…

Elinden kaçırdığın avantaja yanmak ise olayın bir başka boyutu.

Asıl düşündürücü olanı Rytas Vilnius‘la dış sahada, Lokomotif Kuban‘la Bursa‘da yapılacak maçların iyiden iyiye önem kazanmış olması…

İkili averajların önem arz edeceği son etapta; birinden birini kazanmak da gruptan çıkmak için yeterli olmayabilir.

Sıfır toleransla iki net galibiyet; sonra diğer alternatifler, başka seçeneği kalmadı TOFAŞ’ın!

Venezia önündeki kayıpla; ‘Yine mi gruptan öteye geçemeyeceğiz?’ riski fazlasıyla öne çıkmış durumda.

Kötünün de kötüsü bir durum söz konusu, canınızı sıkar, neşenizi kaçırır…

                                                             xxx

Tabii kazanmak için önce iyi oynamak, sonra istemek şart…

TOFAŞ‘ın Venezia performansıyla alakalı oyunculara ‘istemediler’ eleştirisi getirmek haksızlık olur.

Sonra neden istemesinler ki?

Birincisi basketbol ekmek kapıları, ikincisi ‘Avrupa’ Kupaları‘nda üst turlarda mücadele etmek; kariyerleri adına önemli bir kazanım ya da artı değer.

‘Daha iyi para kazanma adına daha iyi kulüplere gitmek’ demek…

‘İstemediler‘i bir tarafa bırakarak; ‘iyi oynamadılar’ diyeceğim performanslarının geneli için.

Hem de öyle az buz değil; toptan, kökünden kötüydüler…

Sadece biri ikisi değil, Muhsin Yaşar’ın dışında neredeyse gireni, çıkanıyla hepsi, beklentilerin çok uzağında bir maç akşamı geçirdi.

Şut sokamamak, hiç hesapta olmayan topları kaybetmek; ribaunt çekememek, savunmada yumuşak kalınırken, yeteri kadar sertlik yapamamak olmak üzere ne kadar olumsuz istatistik varsa; hepsi bu maça denk geldi!

Belki de bir rekor kırarak; son yıllarda çok az maçta örneği yaşanan ‘üç saniye tuzağı‘na dört kez düşmekle, bu yanlışa düdük çalan hakemleri bile şaşırttılar!..

3 saniye ihlalinin liglerde bile örneği kalmadı…

Çember altına devrilene pası ilkinde direkt indireceğine; topu üç dört kez kendi aranda çevirdikten sonra düşünürsen olacağı budur…

                                                         xxx

Açarak devam edelim…

Top kayıpları…

Saç baş yoldurdu tribünlerle, kenara…

Hem de hiç umulmadık anlarda ve umulmadık oyunculardan geldi çoğunluğu…

Sıraya girmişlerdi sanki; isteseniz bu kadar olmazdı!..

Skor timinin ise adeta pimi çekilmiş gibiydi…

Matt Lojeski‘yi hiç bu kadar kötü görmemiştim, sanki maçtan kaçmak ister gibiydi. Yine en önemli skor opsiyonlarından Sammy Mejia sakatlanıp çıkana kadar çemberleri dövdü, ‘atamama psikolojisiyle’ gereksiz bire bir zorlamalara başlayınca, top kayıpları kaçınılmaz oldu…

Rotasyondan gelenler dâhil; oyun kurucular bir türlü maçın içine giremeyip; ritim tutturamadı. Böyle olunca iyice rahatlayan Venezia, sonuna kadar sürdürdüğü üstünlüğünü aynı temposuyla tamamlamasını bildi.

Etkili uzun Devin Williams sert savunma altında üretemeyip, ribaund yapamazken; power forvet DJ White saçmaladı da saçmaladı!

Şutlarının girmemesini bıraktım, elindeki topları bile sahiplenemeyince; ortaya kariyeri adına çok komik bir tablo çıktı…

En başında söyledim; kadronun yüz akı ve MVP’si aldığı dakikaların hakkını sonuna kadar veren Muhsin Yaşar oldu.

Bloklarıyla tribünleri heyecanlandıran Muhsin, birebirler üzerinden bulduğu smaç basketleriyle de iyice hareketsiz kalan tribünlere seyir zevki yaşatan isimdi.

Portföyüne eklediği gözyaşı damlası atışını; alamet-i farikası haline getiren Bursalı uzun; dileriz bu çizgisini hiç bozmadan ligde de sürdürür.

                                           xxx

Partizan kadar olmasa da hatırı sayılır seyirci gelmişti maça…

Ne var ki sadece ‘seyirci’ olarak kalıp; ‘taraftar kimliğine bir türlü evrilemeyince’; Venezia için zor deplasman kolaya dönüşüverdi…

Bu kadar kalabalığın biraz da gürültü yaparak, bağırıp çağırmasını beklerdik… Birkaç kuru alkışlar, ‘TOFAŞ’ nidaları ne yazık ki sonuca yansımıyor.

Tribünden parkeye destek anlamında sinerji yayılması olmazsa, bir yanı hep eksik kalacak TOFAŞ’ın…

Sözün özü; TOFAŞ, Venezia’ya yenilmekle kulübün Avrupa’ya açılan ufkuna gölge düşürmüş oldu…

Dileriz son iki maçta puslanan güneşi yeniden doğurmayı başarırlar…

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursabasket şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı