Pazar günü Nilüfer’in dolup taşan tribünlerine bakınca; TOFAŞ‘ın Fenerbahçe BEKO önünde seyirci üstünlüğünü arkasına alarak oynayacağını tahmin etmiştim.
Maç başlayınca fena halde yanıldığımı anladım…
Fenerbahçe‘nin geçen sezondan kalan cezası nedeniyle maça girmesi ‘yasak’ olan taraftarı; işin kolayını bulup TOFAŞ / Bursa / tribünlerine sızınca, ev sahibi takım; yakaladığı doluluk oranını kendi lehine bir avantaja dönüştüremedi.
Yani tam bir ‘Truva atı’ benzetmesi söz konusuydu…
Taraftarın pozitif enerjisi; TOFAŞ’a değil, atılan her basketin sonrasında Fenerbahçe lehine bir rüzgâr estirdi.
Gizlenip, saklanacak bir durum yok…
Bursalı kimliği taşıyanların; içeri girince yüzlerinden maskelerini çıkartan sarı lacivertliler karşısında azınlıkta kaldıkları bir ikinci maç daha anımsamıyorum ben!..
Çığlıklar Fenerbahçe için atılırken, TOFAŞ’ın sözde çoğunluğu; kuru bir alkışın ötesine geçmeyi beceremedi.
Hele hele Derrick Williams’ın estetik smaç basketine verilen reaksiyon, takdirin ivmesini iyiden iyiye açığa çıkardı.
Sanırım TOFAŞ’ın bunca yıldır uğraşıp da başaramadığı tek şey; maçlara gelen sempatizanlarını bir türlü ‘seyirci‘ kimliğinin ötesine taşıyamaması oldu.
İzleyiciyi ‘taraftar’ boyutuna dönüştürememek; Bursa‘ya maç için gelen deplasman takımlarının en büyük güvencesi; oturarak suya sabuna dokunmadan maça takılmakla, tribünde yaratılan sinerjiyi parkenin içine hissettirebilmek çok farklı iki olgu.
Mümkün olabilseydi eğer; git Bursasporluların ayağına, ’emanet destek’ iste…
Aynı şehrin iki takımının sonuç itibarıyla aralarında bir rekabet söz konusu olsa da yönetimsel bazda ilişkiler üst düzeyde.
Böyle bir jest Bursasporlular’a da çok yakışacaktı…
‘İçimizdeki İrlandalılar’ı aramıza sokacağımıza; aidiyet duygusuyla hareket ederek birer maçlığına TOFAŞ’lı olmak, rengimize de saygısızlık olmaz, gururumuzu da zedelemez.
Tersine olası başarıların katkı koyanları olarak Bursaspor’un işine bile yarayabilir. (Olası ikili averajlarla, kazanılan maçların sonraki haftalara yansıması)
Siz ne düşünürsünüz bilemem ama; pazar günü kendi salonunda seyirci üstünlüğünü Fenerbahçe’ye kaptıran TOFAŞ’ın yaşadığı psikolojik travma; üstü örtülmek istense de camianın moralini fena halde bozmuş durumda.
xxx
Hafta içinde 7Days EuroCup‘ta Partizan‘ı geçerek gruptan çıkma yolunda kendisine önemli bir avantaj sağlayan TOFAŞ‘ın, Euroleauge‘de darbe üstüne darbe yiyerek irtifa kaybeden Fenerbahçe BEKO‘yu yenebileceğini tahmin etmiştim.
Üstelik Fenerbahçe son Real Madrid bozgununda sadece kötü oyunuyla değil, Koç Zeljko Obradoviç‘in oyuncularına yönelik sinkaflı tepkisiyle medya tarafından şamar oğlanına çevrilirken, Bursa’ya da son derece moralsiz bir şekilde geliyordu.
Ne var ki maç başlayınca tam tersi bir görüntü izlemeye başladık.
Peş peşe oynayacağı iki zorlu Euroleagu deplasmanı öncesi Jan Vesely ve Gigi Datome gibi iki önemli oyuncusunu rotasyona sokan Obradovic (Sakat Nando de Colo’yu da unutmayalım) bu isimleri Bursa‘ya getirmezken; uygulanan sinkaf seansının (!) kadronun backup’larıyla, rotasyona girenlere adeta ‘terapi’ gibi geldiği maç başlayınca anlaşılacaktı!
Her pozisyonuyla çok diri, çok istekli oynayıp, yüksek yüzdeli hücum eden Fenerbahçe BEKO özellikle ilk iki çeyrekteki kreatif performansıyla bu maçı alacağının sinyallerini verdi.
Melih Mahmutoğlu’nun inanılmaz yüzdeyle şut sokarak kariyer rekoru denemesi yaptığı maçta ( 5/8 üç sayı, 7/11 iki sayı; toplam 29 sayı), Ahmet Düverioğlu da Vesely’nin kontenjanından girdiği kadroda yakaladığı istatistikle ( 1/1 üç sayı, 6/8 iki sayı, toplam 15 sayı) iyi bir backup oyuncusu olduğunu bir kez daha kanıtladı. Düverioğlu skor katkısının yanı sıra, çember altı savunması ve ribaunt performansıyla çok özel bir maçı geride bıraktı.
Takım olarak ilk iki çeyrek çok düzenli ve iyi kurgulanmış setlerle hücum ederken, sabırla çevrilen topların sonunda bulunan ekstra pasları isabetli dış şutlara dönüştüren Fenerbahçe; çember altını da iyi işleyerek etkili olduğu bu bölgede TOFAŞ’ın hızını kesti. İkinci çeyrekte yakaladığı üstünlüğüne, üçüncü çeyrekte iyice ivme kazandıran Fenerbahçe; son çeyrekte kendine gelerek gaza basan TOFAŞ’ın’a karşı, eline geçirdiği sayı avantajını sonuna kadar koruyarak; zorlanacağını düşündüğü Bursa deplasmanını kayıpsız tamamlamış oldu.
TOFAŞ’ın’ın son çeyrek dışında maçın içine girememesinde; iki etkili dış skoreri Sammy Mejia ile Matt Lojeski’nin ilk iki periyotta sadece 6 sayıda kalarak son derece kısır bir oyun çıkarmaları etkili oldu.
Fenerbahçe’nin sert savunması karşısında kontakt oyununa yaklaşamayan TOFAŞ’ın önemli iki skorerinin çemberi dövdüğü ilk iki devre istediklerini pratiğe dökemezken, etkili uzun Devin Williams da Düverioğlu ile Lauvergne duvarına tosladı.
Üçüncü çeyrekte de Fenerbahçe’nin temposu hiç düşmedi. Son 10 dakikadaki silkiniş ise skor farkı fazla olduğu için maçı çevirmeye yeterli olmadı. Mejia’nın ritmini bulmasıyla açılan fark 6 sayıya kadar indi o kadar.
Fenerbahçe BEKO maçı TOFAŞ için hedef maçı olmasa da yorgun ve moralsiz rakip önünde alınacak ekstra galibiyet, hedef çıtasını yükseltmeye yardımcı olacaktı.
Orhun Ene‘nin son çeyrek maçın kötü ismi Lojeski ile bu maçlık bilinen performansını yakalamayan pivot Williams’ı hiç kullanmaması; hedefin yarın Bursa’da Umara Reyer Venezia ile oynanacak EuroCup maçına çevrildiğinin işareti gibiydi.
TOFAŞ’ın kadrosu sınırlı olsa da sezon başı itibarıyla iyi bir çizgi yakalamış durumda; dolayısıyla rakipleri kendisini ciddiye alarak oynuyorlar. Bu maçı bir yol kazası gibi kabul edip, yarın ve cumartesi günü yine Bursa’da oynanacak Venezia ve Beşiktaş Sompo Japan maçlarına odaklanmak gerekiyor.
Birisinin EuroCup’ta ‘Top 16 vizesi’ almak, diğerinin de ligde ilk üç sıradan inmeme adına önemi oldukça büyük.
